Alevi Halkı Ve Kadınlarıyla Dayanışma İçindeyiz

Suriye yeniden kanlı bir savaşa ve halklar ve mezhepler arası bir boğazlaşmaya sürüklenmek istenmektedir. Haftalardır Suriye’nin kıyı şeridinde Latkiye, Humus, Tartus gibi alanlarda Alevi mezhebinden olan Suriye halkı büyük insanlık dışı hakaretlere, işkence ve katliamlara uğramaktadır. Alevi kadınlar, DAİŞ artığı dinci-mezhepçi ve çoğu Suriyeli olmayan, dışarıdan ithal edilen terörist ve çeteler eliyle her türlü baskı ve tecavüze uğramaktalar. Alevi halkına ve kadınlara karşı geliştirilen bu katliamı şiddetle kınıyoruz.

‘KADIN DÜŞMANI İKTİDARIN SURİYE HALKLARINA SUNABİLECEĞİ BİR GELECEK YOK’

Uluslararası güçler kendi hegemonya hesapları doğrultusunda El-Kaide kökenli HTŞ gibi bir gücü Şam’da iktidara getirerek meşrulaştırmaya ve bölgenin dizaynında kullanmaya çalışmaktadırlar. Bundandır ki, gerçekleştirilen bunca katliam ve insanlık dışı baskı karşısında bütün uluslararası güçler sessiz kalmaktadır.  Suriye halklarının iradesini yok sayan, Suriye’nin sosyo-kültürel yapısıyla hiçbir şekilde uyuşmayan bu gerici, kadın düşmanı iktidarın bu katliamlarla Suriye halklarına ve en başta da kadınlara katliam ve baskı dışında sunabileceği hiçbir geleceğin olmadığını ortaya koymaktadır.

‘KAPSAYICI BİR İRADENİN ORTAYA ÇIKMASINA İHTİYAÇ VAR’

Suriye halklarının son 10 yılı aşkın sürede yaşadığı yıkım, savaş, göç ve baskı sonrası bu tarihi dönemeçte en fazla demokratik inşaya ihtiyacı vardır. Arap-Süryani-Kürt-Dürzi-Türkmen-Sünni-Alevi-Hristiyan halkların bütün kültürel-etnik, dinsel ve mezhepsel farklılıkları ve zenginlikleriyle en fazla iç içe geçtiği Suriye coğrafyası, halkların barış içerisinde ortak yaşam ve özgür geleceği inşa etme koşullarının ve zeminin en güçlü olduğu ülkedir. Bunun pekâlâ mümkün olduğunu 10 yılı aşkındır Kürt-Arap-Süryani halklarının barış içerisinde bir arada yaşadığı, kadınların bütün toplumsal zeminlerde eşit ve özgür katıldığı Kuzey ve Doğu Suriye demokratik özerk modeli ve deneyimi yeterince gözler önüne sermiştir. Her türlü tekçi-mezhepçi-dinci ve milliyetçi zihniyet ve iktidarların bütün halklara ve en fazla da kadınlara on yıllardır sadece kan-savaş ve katliam ürettiği bu coğrafyada, artık halkları boğazlayan, birbirine kırdırtan, kadın düşmanı değil, barışçıl-demokratik, kapsayıcı, sorunların diyalog yoluyla çözüm gücünün ve iradesinin ortaya çıkmasına ihtiyaç vardır.

‘ALEVİ HALKI VE KADINLARIYLA DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ’

Bu temelde başta dünya kadın hareketlerini, aydınları, demokratik güçleri, Alevi halkına yönelik uygulanan katliama karşı sesini yükseltmeye çağırıyoruz. Alevi halkı ve kadınları ile dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyor, başta Suriye’de olmak üzere, Kürdistan’da, Türkiye’de bütün demokratik kadın kurum ve kuruluşlarını duyarlı yaklaşmaya, bu saldırıları protesto etmeye ve tutum almaya çağırıyoruz.

Tam da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yaşanan bu katliamlar kadınların ortak örgütlenme ve mücadeleyi yükseltme ihtiyacını daha fazla açığa çıkartmıştır. Tüm katliamların, eşitsizliklerin ve savaşların sorumlusu ve nedeni erkek egemenlikli zihniyet ve sistemidir. Dolayısıyla kadın özgürlüğü ve mücadelesi her türlü şiddet ve egemenlik kültürünün panzehridir. Bu temelde başta Alevi kadınları olmak üzere bütün dünya kadınlarının mücadele gününü kutluyoruz.